1985 yılında Öğretmen bir babadan Ev hanımı bir anneden Aksaray’da dünyaya geldim. İlk okul ve liseyi Aksaray’da tamamladım ve hayat okulunda okumaya halen devam ediyorum. Bilgisayara olan tutkum bağlılığım 9 yaşımda matematik kursuna gittiğim dershanenin bilgisayarının başına oturmak ile başladı. Neydi bu mucizevi alet bir kaç parçadan oluşan siyah ve beyaz bilgier girilen. İlk sorum nasıl öğrenebilirim oldu. Matematik öğretmenimin vermiş olduğu cevap Matematikte ne kadar iyi isen bu cihazı öğrenmen o kadar kolay olur oldu. Aksaray’da o dönem 1 yada 2 bilgisayarcı vardı dersahaneden çıktığımda eve gidip geliyorum ancak bu makineyi nerde nasıl öğrenirim diye de araştırmalarım başladı. Bir bilgisayarcıya gittim ve ben Ramazan hocanın oğluyum bilgisayar öğrenmek istiyorum okul çıkışlarında size yardım etsem olur mu sizde bana bilgisayar öğretirmisiniz diye, ilk baş güldüler tabi sonra baktılar ben baya bi ciddiyim. Hocam izin verdiyse okul çıkışlarında gel teknik serviste öğrenmeye başla, ertesi gün gittim bilgisayarcıya ben zannediyorum hemen bir bilgisayar işi verecekler diye zaten o dönem tek tük bilgisayar var elime bir süpürge birde faraş verdiler hadi burayı süpür dediler. Ne bekliyordum ne buldum. Dedim abi ben buraya bilgisayar öğrenmeye geldim, tamam da sen ilk baş burayı bir temizle bakalım sen nasıl iş yapıyorsun bir görelim dediler, bunun üzerine dururmuyum yerleri süpürdüm bitti dedim vileda verdiler, viledaladım bitti dedim el bezi verdiler, e bilgisayar hani, ohoo arkadaş sen daha burayı temizlemden nerdeyse patron çıktın başımıza dediler. neyse onu yaptık şu bilgisayarı getir dediler kasayı aldım ama eşek ölüsü gibi daha yaş 9, getirdim usta geçti bilgisayara birşeyler yazıyor ne yapıyor diye kafaya not ediyorum her şeyi, dos işletim sistemi varmış ordan gidirik velasıl kelam öyle böyle öğrendik bilgisayarı vs. Düşündüm bu programları nasıl yapıyorlar diye bir merak sardı beni ilk QBasic dilinde kendi ismimi yazdırıp değişik toplama çıkarma işlemlerini yaptırdığım an bu işin büyüsüne kapıldım. internetin olmadığı o dönemde her bir programlama ve algoritma kitapları benim için en akıcı romandan daha iyi idi çünkü onların içindekini yapmaya çalışmak başarmaya çalışmak harika idi. bir yere kadar öyle yada böyle kitaplarla gittim ancak ben hep kitapların yaptığını yapıyordum bu bana sıkıcı gelmeye başladı. Kendi kurduğum senaryolara uygun birşeyler yapmaya çalışrtım oda ne olmuyor. Ne tarafından bakarsan bak hüsran, AR-GE yapmayı işte o zaman öğrenip bunu kendi bünyemde nasıl geliştiririm görüsü o zaman başladı.

İşte o günlerden bu günlere kadar hala bilgisayar başında yazılım geliştirme tutkusu ile devam ediyorum. Boş kaldığım zamanlarda değişik alanlarda bilgi öğrenip onları pekiştirmenin vermiş olduğu hazzı bu şekilde buluyorum. İnsanların faydasına olan şeyleri yapmaktan onur duyuyorum. Bundan sonrada onur duymaya devam edeceğim.

İşte özet geçilmiş bir halk tabiri ile Alaylı (Kendi kendine geliştiren) geliştiricinin hakkındaki özet.

Saygılarımla;